
ÜLKEMİZ İNSANININ MEVCUT PSİKOLOJİSİ
17 Subat 2021 10:06:49
Pandemi dolayısıyla birçok işyeri ya kapatmış ya da kısmen kapatmış olduğundan dolayı işçi olarak çalışan insanların kısmi çalışma durumu, gelecek kaygısı, iş kaybetme veya iş bulamama korkusu, geçinmek, eve ekmek getirememek, kirasını ve kredisini ödeyememek, çocuklarının eğitiminin belirsizliği, iş veren açısından personelinin maaşı, vergi, kira, sgk giderleri, alacaklarını tahsil edememek ve borçlarını ödeyememek v.b gibi bir sürü kaygının yanı sıra, politikacıların üslubu, tutarsızlıkları, hukuka ve adalete güven duymamaları, sosyal devlet anlayışından uzak bir devlet yönetim şekli insanların aklında hep soru işaretleri olmasına sebep olmaktadır.
Bu sebeple, toplum psikolojisi ve kişisel psikolojinin şuan ki durumu hiç de iç açıcı bir görüntü vermemekle beraber, insanlar bir anda parlayabilen, agresif davranışta bulunan bir ruh haline bürünmüşlerdir.
Özellikle pandemi yasaklarından dolayı insan alışkanlıkları değişmiş ve eve hapsolma durumu insanlarda hastalıktan doğan bir panik, kaygı, telaş ve kapalı alan sendromu yaşamaktadır.
Yakınlarını kaybetme korkusu, belli etmese de kendinin ölüm korkusu insanların ruh halinin içine kapanık bir hal almasıyla beraber yaşadığı ekonomik sıkıntı ve sevdikleriyle ilgili kaygılar psikolojik durumunda fırtınalar koparmaktadır.
Bu durum ortada iken devleti yönetenlerinde tutarsız davranmaları, eşitlik ve hukukun üstünlüğüne dayalı bir politika izlememeleri insanları daha da kötümser düşünceye itmektedir.
Yapılacak olan devleti yönetenlerin daha hoş görülü ve anlayışlı bir baba gibi davranış sergilemelerinden geçer, oysa ki yasaklar, cezalar, katı kurallar, empatik düşünceden yoksun tavırlar neticesinde tedavisi ve tamiri güç izler bırakacaktır.
Gündemde insanların mağdur ve sıkıntı içinde ki durumları gözlenirken, gereksiz ve fantezi gibi yapılacak olan işlerin gündeme gelmesiyle beraber, insanların daha da tepkili ve karamsar olasına yol açmaktadır.
Şimdi bir empati kuralım ve bir metafor oluşturalım. Farz edelim biri işini kaybetmiş, yakını koronadan ölmüş, kirasını ödeyemiyor, çocuklarına istediklerini alamıyor ve devleti yönetenler yurt dışına yardım yapacağım diyor. Şimdi bu durumda bahsettiğimiz kişi devletine güvenmediği gibi devleti yönetenler de kin beslemek için tahrik unsuru oluşturulmuştur. Devlet aklı dediğimiz olay empati kurabilen, anlayışlı ve hoşgörülü davranabilen, sevecen ve affeden bir devlet yapısıyla vatandaşına kucak açarak onların ihtiyaçlarını karşılayabilen bir politika ve icraat ile vatandaşının her daim yanında olabileceğini ortaya koyması ve güven vermesi gerekir.
Vatandaş devletine ve devleti yöneten kişilere güvenmek ister, kişisel motivasyonun da en önemli unsuru ait olduğun ve hayatını idame ettiğin yerdeki yöneticilere ve beraber yaşadığın insanlara, akrabalarına, dostlarına, arkadaşlarına ve ailene güvenmek istemesi insanın verimini arttırdığı gibi aidiyet ve vatana bağlılık duygusunu zirveye götürmüş olur.
Sonuç olarak mevcut şartlarda insanımızda bir güvensizlik duygusu, ailesi ve kendisi ölüm korkusu ve gelecek kaygısı oluşturmuştur. Bu durumdaki insanların psikolojisinin de çok normla olamayacağı da aşikardır.
Devlete ve devleti yönetenlere bir tavsiyem; hoşgörü, anlayış, eşitlik, affetmek hak, hukuk, adalet, sosyal devlet, muhtaç insanlara yardım, sevgi, dostluk ve empatik yaklaşım duygularıyla hareket edin ve göreceksiniz insanlar daha mutlu olacak ailesine, arkadaşına, içinde bulunduğu topluma daha sevgiyle bakacak. En önemlisi devletine sadık olacak. Bu durumdaki insana ceza, kural, yasak ve hukuksuz davranış insanları sizlere düşman eder.
Sevgi ile büyüyen etrafına sevgi verir, nefret ile büyüyen etrafına kin ve nefret verir. Şuanda bulunduğumuz durum bu sevgisiz, anlayışsız, hukuksuz, kavga içinde büyüyen insanlardan çok fazla bir şey beklemek hatta sevgi ve anlayış beklemek biraz hayal oluyor. Geç de olsa bir yerden başlamak gerekiyor. Unutmayın ne ekerseniz onu biçersiniz. Ülkemiz insanından sevgiyi esirgemeyin.
Makalemi meşhur bir cümleyle sonlandırmak istiyorum.
“ MİİLETİ YAŞAT Kİ DEVLET YAŞASIN “