akbasburhan@hotmail.com
Osmanlı'dan günümüze Ereğli'de seller...
27 Haziran 2022 10:31:40
TARİHİN SÜZGECİ
OSMANLI’DAN GÜNÜMÜZE KARADENİZ EREĞLİSİ’NDE SELLER VE ETKİLERİ
Kıymetli okurlarım, aşağıda yapmış olduğum çalışma son yıllarda ülkemizde yaşanan çok üzücü seller sonrası yaşadığımız şehrimizin sel geçmişini de sorgulamamıza neden oldu. Bu sorunsal üzerine eğildiğimizde ne yazıktır ki literatürde şehrimizin 1960’lı yılları öncesinde yaşamış olduğu sel felaketlerine ilişkin hiçbir verinin olmadığını tespit ettik. Konuyu ne kadar geriden başlatırsak sellerin şehrimizdeki kaynakları, oluş sıklığı ve dönemlerini ortaya koymak adına daha doğru çıkarımlarda bulunabileceğimiz öngörüsü ile Osmanlı Arşivi’ni tarayarak buradaki konumuzla ilgili belgeleri tespit edip günümüz harflerine çevirdim. Bu ancak 1860-1916 yılları arasındaki seller hakkında bizlere veriler sunuyordu. Cumhuriyet dönemi yaşanan sellerin tespiti için de yerel ve ulusal basını, ulusal basında da özellikle Cumhuriyet Gazetesi’ni tarayarak şehrimizin bir nevi sel tarihini ilk kez belgeleri ile ortaya koymuş olduk. Aşağıda okuyacağınız makale Mehmet Ali ve Kadri Yılmaz Anadolu Lisesi öğrencisi Nidanur Demirtaş’ın katkıları ile hazırlanmıştır. Sözkonusu makale 21 Mayıs 2022 tarihinde Bursa Teknik Üniversitesi’nde düzenlenen Ulusal Lise Öğrencileri Sosyal Bilimler Sempozyumu’na davet edilmiş ve bu sempozyumda sunulmuştur.Zonguldak ilini temsil eden tek okul olarak katıldığımız bu sempozyumda sunduğumuz ve şehrimiz adına son derece önemli olduğunu düşündüğüm bu makaleyi kıymetli okurlarımın takdirlerine sunuyorum.
Giriş
Karadeniz Ereğli günümüzde Zonguldak iline bağlı bir ilçe olarak idare edilmektedir. Şehir ilkçağda Thrak kökenli Mariandiynler isimli kavimlerin göçleri neticesinde kurulmuştur. Şehrin kuruluş tarihi olarak da M.Ö 1200 tarihi öne çıkmaktadır.(B. Akbaş, 2018) Ancak yörede yeni keşfedilen İnönü Mağaraları’nda yapılan arkeolojik kazı sonuçları şehrin kuruluş tarihini çok daha eskiye götürmektedir.(Arbucle, 2020) Karadeniz Bölgesi’nin en eski yerleşim yerlerinden biri olarak bilinmektedir. Ereğli tarih boyunca çok farklı isimlerle anılmış olsa da şehrin en bilinen ismi Heracleai Pontike’dir ve bu ismi de Yunan mitolojisinin efsanevi kahramanı Herakles/Herkül’den aldığı düşünülmektedir. Günümüzde Anadolu’da Herakles’e atıf yapılan altı adet şehir bulunmaktadır. Bundan dolayı Heracleia’yı diğer aynı isimli şehirlerden ayırt etmek için sahili boyunca uzandığı Karadeniz, "Heracleia" ismine ön ek olarak eklenmiştir. Geçmişin Heracleia Pontike’si günümüzün Karadeniz Ereğli’si olmuştur. Ereğli tarihsel süreç içinde Roma İmparatorluğu, Bizans İmparatorluğu, Ceneviz ve Osmanlı Devleti egemenlik dönemlerini yaşamıştır.(Akbaş, 2018)
Ereğli Osmanlı Devleti’nin son döneminde Kastamonu Vilayeti’nin Bolu Sancağı’na bağlı Kaza olarak idare edilmiştir. Ereğli Kazası sınırları içinde bu dönemde Alaplı, Ereğli’ye tabi nahiye merkezi olarak idare olunmuştur.(Akbaş, 2017)
Son yıllarda ülkemizin değişik merkezlerinde yaşanan seller ve yarattığı tahribat ve özellikle de 2021 yılında Kastamonu/Bozkurt da yaşanan sel felaketi bu projenin de çıkış noktası olmuştur. Tüm Karadeniz sahil kentleri gibi benzer iklim ve coğrafi özellikleri olan yaşadığımız şehir olan Karadeniz Ereğli’nin sel yaratma potansiyeli nedir? Geçmişte yaşanmış yıkıcı nitelikte seller yaşanmış mıdır? Bunların kayıtları tutulmuş mudur? Bu sorular projemizin hareket noktası olmuş ve danışmanımız ve tarih öğretmenimiz Burhan Akbaş ile bu soru ve düşüncelerimiz iletildiğinde yaptığımız kısa süreli bir araştırma ile maalesef Karadeniz Ereğli’nin resmi meteoroloji kayıtlarının ancak 1968 yılından itibaren tutulmaya başlandığı bilgisine ulaşılmıştır. Konu ile ilgili yapılmış akademik çalışmaları YÖK Tez Bankası’nda taradığımızda Karadeniz Ereğli’nin 1968 yılı öncesi sel tarihi ya da bununla doğrudan ilişkilendirilebilecek hiçbir bilimsel çalışmanın olmadığı görülmüştür.
"Karadeniz Ereğli İlçesi’nin Coğrafyası" konu başlığı ile 2002 yılında Zerrin Karakuzu tarafından Atatürk Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Coğrafya Anabilim Dalı’nda hazırlanmış ve yayımlanmamış doktora tezi, "Gülüç Çayı Havzası’nın Uygulamalı Jeomorfoloji Özellikleri" konu başlığı ile 2004 yılında Deniz Ekinci tarafından İstanbul Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Coğrafya Anabilim Dalı’nda hazırlanmış ve yayımlanmamış olan doktora tezi ile 2013 yılında Mehmet Emin Cihangir tarafından İstanbul Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Coğrafya Anabilim Dalı’nda hazırlanmış ve yayımlanmamış olan "Alaplı Çayı Havzasının Sel ve Taşkın Analizi" başlıklı yüksek lisans tezleri mevcuttur.
Zerrin Karakuzu tarafından hazırlanan "Karadeniz Ereğli İlçesi’nin Coğrafyası" başlıklı doktora tezi genel olarak Ereğli’nin iklim ve coğrafya özelliklerini ele alırken Ereğli’de yaşanmış sellere hiç değinmemiştir.(Karakuzu, 2002) Deniz Akıncı tarafından hazırlanmış olan " Gülüç Çayı Havzası’nın Uygulamalı Jeomorfolojik Özellikleri" daha çok Gülüç Çayı’nın jeomorfolojik özellikleri üzerine odaklanmış olup 1983 ile 1998 yılları arasında yaşanmış seller ele alınmıştır.(Ekinci,2004)
Mehmet Emin Cihangir tarafından hazırlanan "Alaplı Çayı Havzasının Sel ve Taşkın Analizi" başlıklı yüksek lisan tezi ise sadece havzadaki tek bir akarsuya, Alaplı Çayı’na odaklanmış ve 1998 ile 2012 yılları arasında Alaplı Çayı kaynaklı taşkınlar ele alınmıştır.(Cihangir, 2014)
Görüldüğü üzere Karadeniz Ereğli’nin 1968 yılı öncesinde yaşamış olduğu seller kayıt altına alınmamış, bilimsel araştırmalara da konu olmamıştır.
Araştırma konumuz ile ilgili olarak acaba Osmanlı Devleti zamanında önemli bir liman şehri ve kömür havzası olan Karadeniz Ereğli’de yaşanmış seller var mıdır ve kayıt altına alınmış mıdır? Bu soru bizleri Başkanlık Osmanlı Arşivleri Kataloğu’nda arama yapmamız gerektiği düşüncesini doğurdu. Yaptığımız araştırma neticesinde tamamı 19 ve 20. yüzyıllarda Karadeniz Ereğli’nin Osmanlı Devleti zamanında yaşadığı sellere ilişkin pek çok belge olduğunu tespit ettik. Bu belgeler Danışman Öğretmenimiz Burhan Akbaş tarafından günümüz harflerine tercüme edildiğinde Karadeniz Ereğli’de yaşanmış seller ile ilgili çok önemli bilgilere ulaşmış olduk. Peki Karadeniz Ereğli’nin resmi meteorolojik kayıtlarının tutulduğu 1968 yılından geriye dönük olarak cumhuriyetin ilk yıllarına kadar Karadeniz Ereğli’de hiç sel olmamış mıydı? Bunun tespitinin de ancak ulusal ve yerel basın arşivlerinin taranması ile mümkün olabileceği danışmanımız Burhan Akbaş tarafından belirtilmesi üzerine ulusal ve yerel basında Karadeniz Ereğli’de yaşanmış sel haberlerini taradık. Neticede Karadeniz Ereğli’de yaşanmış, basına yansımız olan pek çok sel tespit ettik.
Literatür ve arşiv taraması sonrasında temel sorunumuz olan Karadeniz Ereğli’nin Osmanlı’dan Cumhuriyete kadar olan dönemde yaşanmış sellerini, etkilerini ilk kez ortaya koymuş olduk. Bunu yaparken sellerin en önemli bazı nedenlerinden olan Karadeniz Ereğli’nin iklim ve coğrafya özelliklerini de birlikte değerlendirmeye çalıştık. Bu proje ile farklı bilim dallarının da çalışmalarında faydalanabileceği ve bir şehrin Osmanlı Devleti zamanından yakın döneme kadar yaşadığı sel felaketleri ilk kez belgeleri ile ortaya konulmuştur.
Karadeniz Ereğli’nin Coğrafi Yapısı
Ereğli Batı Karadeniz Bölümü sınırları içinde ve. iki doğal set şeklinde denize doğru uzanan Baba Burnu ile Çengel Burnu arasında, sahile dik inen bir yamaç üzerinde kurulmuştur. Şehir Baba Burnu tarafından kuzey yönlü soğuk rüzgârlara karşı korunmuştur. Ayrıca şehir Kuzey Batısı ve kuzey tarafından Keşif, Maltepe, Kale Tepe, Örencik, Göztepe ve Elmatepe gibi yedi tepe ile çevrilmiştir. Bu durum şehirde ılıman iklimin etkisini artırmıştır.
Ereğli’de ırmak olarak nitelenebilecek büyüklükte bir akarsu bulunmamaktadır. Şehrin sahip olduğu yeryüzü şekilleri büyük akarsuların oluşumuna imkân vermemektedir.(Akbaş, 2018) Şehrin tam içinden küçük bir dere olan Pençez Deresi akmaktadır.
Gülüç Çayı
Şehrin en önemli akarsuyu antik Lycus ismiyle de bilinen Gülüç Çayı’dır.(Duran, 2015) Zonguldak-Devrek sınırından doğmakta ve 35 km boyunca ve doğu-batı doğrultusunda akarak Ereğli’de denize ulaşmaktadır. Şehrin dağlarından doğan pek çok küçük derenin suyu Gülüç Çayı aracılığıyla denize boşalmaktadır. Gülüç Çayı’nın vadisi Ereğli’ye yaklaştığında genişlemektedir ve genişleyen bu alanda yerleşmeye ve ziraate uygun alanlar oluşmuştur. Gülüç Çayı toplamda 620 kilometrekarelik bir beslenme havzasına sahiptir. Gülüç Çayı üzerine 1966 yılında baraj yapılmıştır. 1995 yılında Gülüç Çayı üzerine şehrin içme suyunu sağlamak için Kızılcapınar Barajı da inşa edilmiştir.(Koday, 2002) Bu döneme kadar Gülüç Çayı’nın akışı doğal etkilere göre belirlenmiştir.
Gülüç Çayı yağmur suları ile beslenen bir akarsudur. Yıllık yağışın en fazla düştüğü sonbahar ve kış aylarında su seviyesi en yüksek seviyeye çıkmaktadır. Yağışların azaldığı, buharlaşmanın arttığı dönemlerde de taşıdığı su miktarı azalmaktadır.(S. Karakuzu)
Gülüç Çayı kaynaklı 1983-1998 yılları arasında yaşanmış seller ve Gülüç Çayı’nın aylık akım değerleri incelendiğinde kasım, aralık ve şubat aylarında yaşanmış sellerin yağmur ve kar erimelerinden, mayıs, haziran ve temmuz aylarında yaşanmış taşkınların ise aşırı yağmurlardan kaynaklandığı değerlendirilmiştir.(Ekinci,2004)
Gülüç Çayı 1966 ve 1995 yıllarında üzerine kurulan iki baraja kadar yağmur düzenli bir akarsuyu olmuştur. (Ekinci, 2004)
Alaplı Çayı
Alaplı ilçesi 1966 yılına kadar Ereğli İlçesine bağlı nahiye, bu tarihten 1986 yılına kadar belediye olarak idare edilmiştir.
Alaplı Çayı, Ereğli’ye bağlı Ormanlı sınırları içindeki Atyaylası Tepesi denilen bölgeden doğarak geniş bir vadide 14 km’ye yakın bir mesafe kat ettikten sonra Alaplı’dan denize boşalır.(Cihangir, 2014)
Diğer Küçük Akarsular
Ereğli’de nispeten büyük olan bu akarsuların dışında olup güneyde, Ömerli Dersi, Kazan Deresi, Bez Deresi, Kemer Deresi, Han Dersi, Alacaağız Deresi, Karlık Deresi, Ağıllar Deresi, Yapıyanı Deresi, Neyren Deresi, ve Değirmenağzı Deresi’dir. Ereğli sahip olduğu iklim, bitki örtüsü ve zemin özellikleri nedeniyle sık bir akarsu ağı oluşturmuştur.(Karadeniz Ereğli’nin Dünü Bugünü, 2004)
Osmanlı’dan Cumhuriyete Karadeniz Ereğli’de Seller
Türkiye’de nispeten küçük şehirlerin iklim istatistiklerinin tutulması yeni sayılabilecek bir dönemde başlamıştır. Konumuzla ilgili olarak Karadeniz Ereğli ile ilgili en eski iklim istatistikleri 1968 yılına dayanmaktadır. Alaplı’da ise bu istatistikler ancak 1987 yılında tutulmaya başlanmıştır. Görüleceği üzere Karadeniz Ereğli’nin Osmanlı dönemindeki iklim özellikleri hakkında veri bulunmadığı ayrıca iklim verilerinin cumhuriyet döneminde ancak 1968 yılından itibaren altına alındığı görülmektedir. Hem Karadeniz Ereğli hem de Alaplı’nın cumhuriyet öncesi döneminin iklim ve olaylarına ışık tutabilecek hiçbir bilimsel araştırma ortaya koyulmamıştır. Cumhuriyet dönemi ile ilgili olarak yapılmış tez sayısı da sadece ikidir. Bu tezler de doğrudan doğal afetler ile ilgili değillerdir. Oysaki uzun süreli ölçümler ve analizler yörenin iklimini anlamlandırmada çok daha sağlıklı veriler ortaya koymaktadır. Yapmış olduğumuz bu çalışma ile bu açığı kapatmaya hem Osmanlı döneminde yaşanmış selleri ortaya çıkarmaya hem de 1968 yılı öncesi kayıt altına alınmamış ancak ulusal ve yerel basına yansımış selleri ortaya çıkararak yörenin iklim ve seller alanındaki çok önemli bir açığı kapatmış olacağız. Bu çalışma ile daha önce hiçbir bilgi bulunmayan Karadeniz Ereğli’nin Osmanlı dönemi ve yörede iklim rasat ve istatistiklerinin tutulmaya başladığı 1968 yılı öncesi dönemde oluşan selleri tespit etmeye, sellerin karakteristik özellikleri, etki alanları, etkileri, günümüzün sıcaklık, nem, yağış istatistikleri ile sellerin yaşandığı dönemlerin uyum sağlayıp sağlayamadığı ortaya koyulmuş olacaktır.
Osmanlı Dönemi’nde Karadeniz Ereğli’de Seller
Osmanlı Arşiv Katalogları ve Osmanlı Arşiv Belgeleri incelendiğinde Ereğli Kazası’nda çoğunluğu 19. yy’da olmak üzere çok önemli sellerin yaşandığı görülmektedir. Bu yıkıcı sellerin de odak noktasını Ereğli Kazası merkezini kuzeyden güneye 3 km’ye yakın bir mesafe kat eden ve denize kadar ulaşan günümüzde Pençez Deresi, Osmanlı Dönemi’nde Tabakhane Deresi olarak adlandıran dere oluşturmaktadır. Yine bu yıkıcı sellerin kaynağını oluşturan dereler incelendiğinde şehir merkezinden akan ve denize boşalan Pençez/Tabakhane Deresi, şehrin doğusundan Batısına doğru akan ve denize dökülen Kabasakal Deresi, şehrin batısında ve şehrin 5 km kadar dışından akan Gülüç Çayı ile şehrin 15 km kadar Batısında bulunan Alaplı Çayı tarih boyunca sel üreten merkezler olmuşlardır.
5 Haziran 1860 Ereğli Seli
30 Mayıs 1860[1] Salı günü sabah saatlerinde başlayan ve çok şiddetli bir şekilde saat 12:00’dan 14:00’a kadar 2 saat boyunca aralıksız ve şiddetli bir şekilde yağan yağmur kaza merkezinden geçen Tabakhane/Pençez Deresi’nin taşmasına ve Ereğli çarşısının da sel suları altında kalmasına yol açmıştır. Yaşanan sel Ereğli Çarşısı’nda bulunan dükkânlardan 56’sının, yine çarşı merkezinde bulunan üç ocaklı hububat değirmeninin ve dere boyunda bulunan birkaç değirmenin, demirci, ekmek fırını, debbağhane ve ayakkabıcı dükkanlarının yıkılmasına yol açmıştır. Sele ayakkabıcı dükkânında yakalanan dükkân sahibi Mamişoğlu Mustafa, oğlu Ali ve aslen Kastamonulu olan körükçülük ustası İlya Namuk isimli şahıslar enkaz ve sel suları ile Karadeniz’e taşımışlardır. Sele kapılan dükkan sahibi Mamişoğlu Mustafa Usta’nın oğlu Ali tutunduğu bir ağaç parçası sayesinde selden iki saat sonra hayatta kalmayı başararak şehre yarım saat uzaklıkta bulunan Uzunkum denilen alanda kıyıya çıkmayı başarmıştır.
Sel, Ereğli çarşı merkezi dışında da etkili olmuş şehre yarım saat uzaklıktan akan ve yine Karadeniz’e dökülen Karasakal Deresi de taşmıştır. Bu dere yakınında öküz arabası ile kereste taşıyan Haliloğlu Ahmed isimli kişi de sel sularına kapılmıştır. Haliloğlu Ahmed ile öküzlerinden biri de boğularak vefat etmiştir.
Sel neticesinde dükkânlar çamur ile dolmuş, pek çok hayvan da telef olmuştur.
Ereğli’de meydana gelen sel ve ortaya çıkardığı sonuçlar Bolu Kaymakamlığı’na iletilmiş sözkonusu sel ve yol açtığı zararları bildiren yazının Bolu’ya ulaşması sonrasında Bolu Kaymakamı Ahmed Hamdi Bey, selin yarattığı hasarın giderilmesi, zarar gören mahallin imarı, yıkılan dükkânların ve tahrip olan diğer yapıların yeniden inşası talebi ile Kastamonu Vilayeti’ne yazı yazılmıştır. (BOA. MKT. MHM.00170.00042.001)
28 Eylül 1893 Alaplı Seli
28 Eylül 1893 tarihinde Ereğli Kazası’na bağlı Alaplı Nahiyesinde şiddetli bir yağmur ve dolu yağışı gerçekleşmiştir. Bu yağış sonrası Alaplı Çayı taşmış neticesinde çay boyundaki tarım arazileri ile meskenler sel suları altında kalmıştır. Sel Alaplı’da büyük bir ekonomik zarara yol açmıştır. Bu sel sırasında olabilecek can kayıplarını önlemek adına Alaplı eşrafından Şakir Bey isimli bir kişi ön plana çıkmıştır.
Şakir Bey insanüstü bir çaba ile Alaplı’da selden etkilenen insanların canını kurtarmak için uğraş vermiştir. Şakir Bey’in bu üstün davranışının Ereğli Kaymakamlığı tarafından duyulması üzerine kendisine Tahlisiye-i can/Cankurtaran Belgesi verilmesi için girişimlere başlanmıştır. Bu hususta Kastamonu Vilayeti’ne 13 Kasım 1893 tarihinde bir yazı gönderilmiştir.(BOA. DH. MKT.001168.00005.001)
27 Temmuz 1897 Seli
27 Temmuz 1897 Salı günü Ereğli’de şiddetle yağan bir yağmur sonrası çarşı merkezinden akan Tabakhane/Pençez Deresi’nin taşması sonucunda bir sel yaşamıştır. Sel neticesinde dere üzerinde bulunan dört adet köprü ile çok sayıda dükkân yıkılmıştır. Yaşanan sel neticesinde iki bin lirayı aşan bir zarar oluştuğu hesaplanmıştır. Sel, köprü ve dükkânlara zarar verse de telgraf tellerinde herhangi bir zarara yol açmamıştır. Telgraf tellerinde, hatlarında bir hasar oluşmadığı Ereğli Telgraf Müdürlüğü tarafından Telgraf Nezareti’ne bildirilmiştir. (BOA. Y.PRK. PT. 00014. 00125.001)
24 Mayıs 1915 Gülüç Çayı Seli
Ereğli 1915 yılı mayıs ayının son haftasında şiddetli bir yağmur almıştır. Bu şiddetle yağan yağmur sonrasında şehir merkezine bir saat uzaklıkta bulunan şehrin en büyük akarsuyu olan Gülüç Çayı taşmıştır.
Gülüç Çayı’nın taşması ile çay etrafında bulunan ekili ve dikili zirai alan sel suları altında kalarak maddi zarara yol açmıştır. Selde can kaybı yaşanmazken selin yol açtığı zararın ekonomik boyutunun Bolu Mutasarrıf Vekili Sıdkı Bey tarafından ayrıca Dâhiliye Nezareti’ne bildirileceği telgrafta ifade edilmiştir.(BOA. DH.İ.UM.00019.7.0001.010.010)
18 Eylül 1916 Seli
18 Eylül 1916 Pazartesi günü sabah 7:30’da başlayan ve sadece 20 dakika kadar süren şiddetli yağmur sonrasında Beyçayırı olarak bilinen mahalde bulunan Tabakhane/Pençez Dere’si taşmıştır. Taşan sel suları dere üzerinde bulunan köprüleri yıkarken derenin iki tarafındaki dükkânların yirmi yedisinin küçük çaplı hasar görmesine neden olmuştur. Sel suları bu dükkânlarda bulunan mallardan iki yüz elli liraya yakın bir zarara yol açmıştır. Sel insan kaybına yol açmazken yaşanan sel ve sonuçları Ereğli Kaymakamlığı tarafından Bolu Sancağı Mutasarrıflığına oradan da Dâhiliye Nezareti’ne bir yazı ile bildirilmiştir.(BOA. DH. EUM. EMN. 00089. 0008. 001)
Cumhuriyet Döneminde Karadeniz Ereğli’de Seller
1 Temmuz 1931 Ereğli Seli
1 Temmuz 1931 Çarşamba günü sabahında başlayan şiddetli yağmur tüm Zonguldak genelini etkisi altına almıştır. Sele dönüşen yağmur dereleri taşırmış, Ankara Köprüsü’nü yıkmış, kömür stoklarını sahile taşımıştır. Seller neticesinde can kaybı yaşanmamıştır. Sidetli yağan yağmur Ereğli’yi de etkilemiş Ereğli’de de bazı dükkân ve evleri su basmıştır.("Zonguldak’ta feyezan", Cumhuriyet Gazetesi, 02.07.1931, s. 3")
13 Temmuz 1933 Ereğli Seli
Zonguldak ili genelinde etkili olan şiddetli yağışlar ardından oluşan seller o dönem Zonguldak iline bağlı Bartın, Karabük şehirlerini de etkisi altına almıştır. İl genelinde pek çok hasara yol açan sel başta köprüler olmak üzere yollara büyük zararlar vermiştir.
Söz konusu şiddetli yağış Kızlardere’sinin taşmasına ve dere üzerinde bulunan ikinci köprünün yıkılmasına yol açmıştır. Yine aynı şiddetli yağış ve sonrasında oluşan sel Ereğli’nin Başviran(Ormanlı) Nahiyesi’ne 400 dönüm kadar ekili dikili zirai alana zarar vermiş, mahsuller harap olmuştur.("Sel Yüzünden Yollar Bitti", Vakit Gazetesi, 15.07.1933)
- Haziran 1945 Ereğli Seli
16 Haziran 1945 Cumartesi gecesi 23:00 sularında başlayan şiddetli yağmur sele dönüşmüştür. Şehrin Meydanbaşı Semti’nden şehir merkezine doğru hızla akan sel suları şehirde büyük bir felakete dönüşmüştür. Sel suları 30 evin yıkılmasına, 2 kişinin ölmesine ve 167 kişinin de evsiz kalmasına yol açmıştır.("Ereğli ve Malatya’da Sel Felaketi", Vakit Gazetesi, 19.06.1945, s. 4)
3 Temmuz 1964 Ereğli ve Alaplı Selleri
Ereğli’de 1 Temmuz 1964 Cumartesi gecesi başlayan ve aralıksız yağan sağanak yağısın ardından sabah Ereğli ciddi bir sel tehlikesi yaşamıştır. Şehrin üst mahallerinde devam eden inşaatlarda etrafa rastgele bırakılan inşaat malzemelerinin sel suları ile şehir merkezine taşınması, yağmur sularını tahliye eden menfezlerin tıkanmasına bu da selin çarşı merkezini istila etmesine yol açmıştır. Sel özellikle Unpazarı ve Gümrük Binası’nı tehdit etmiştir. İtfaiye ve zabıta tedbirleri ile menfezler açılarak olası bir facia önlenmiştir. Ereğli sel tehlikesini yaşarken Alaplı Nahiyesi’nde de şiddetli yağmur sonrası Alaplı Çayı taşarak nahiye merkezini sel suları basmıştır. Alaplı’da yaşanan sel neticesinde 10 dükkân ile 2 ev sular altında kalmıştır. Sel Alaplı’da on binlerce lira maddi zarara yol açmıştır." ("Alaplı’yı da seller bastı", Şirin Ereğli Gazetesi, 03.07.1964 s. 1-2)
19 Kasım 1964 Ereğli Seli
19 Kasım 1964 Perşembe günü başlayan ve aralıksız olarak üç gün süren sağanak yağmurun ardından şehrin atık sularını tahliye eden menfezlerin çoğu tıkanmıştır. Bu durum şehirde küçük çaplı bir sele neden olmuştur. ("Yağış bütün menfezleri tıkadı", Şirin Ereğli Gazetesi, 23.11.1964, s.1)
11 Temmuz 1965 Ereğli ve Alaplı Selleri
11 Temmuz 1965 Cumartesi günü gece yarısı başlayan fırtına ve ardından başlayan şiddetli yağışlar üç gün boyunca devam etmiştir. Ereğli’de Gülüç Çayı ve Alaplı Çay’larının taşmasına yol açmıştır. Gülüç Çay’ının sularının Ereğli Demir ve Çelik Fabrikaları’nın faaliyet sahasına girmesi neticesinde çok sayıda araç, iş makinası sel suları altında kalmıştır. Sel, Ereğli’nin Gülüç, Şıhlar, Delihakkı köylerinin de sular altında kalmasına yol açmış, selde çok geniş bir tarım alanı sel suları altında kalmıştır. Sel milyonlarca lira zarara yol açmıştır. ("Zarar 3-4 milyon tahmin ediliyor", Şirin Ereğli Gazetesi, 14.07.1965, s.1; Akbaş, 2018))
Sel Ereğli’yi Ankara ve İstanbul’a bağlayan Alaplı Çayı üzerinde bulunan Alaplı Köprüsü’nün yıkılmasına da yol açmıştır. Ereğli’nin şehirlerarası karayolu ulaşımı sadece Zonguldak istikametinde açık kalabilmiştir.("Alaplı köprüsü uçtu", Şirin Ereğli Gazetesi, 14.07.1965, s.1)
Ereğli’nin İstanbul ve Ankara ile karayolu ulaşımının sağlanabilmesi için Karayolları 4. Bölge Müdürlüğü tarafından hemen çalışmalara başlanmış, yaşanan sel felaketinden 6 gün sonra 17 Ağustos 1965 tarihinde Alaplı Çayı üzerine geçici bir köprü inşa edilmiş ve karayolu ulaşımı tekrar sağlanmıştır.(Akbaş, Kasım 2018)
Sonuç ve Tartışma
Karadeniz Ereğli mevcut coğrafi özellikleri ile pek çok akarsuyuna sahiptir. 1968 yılından itibaren tutulan resmi iklim verilerinden önce de bilimsel çalışmalara konu olmamış olsa da Osmanlı ve Cumhuriyet Döneminde de şehirde pek çok kez seller yaşanmıştır.
Karadeniz Ereğli kaza merkezini etkileyen sellerin baş aktörü çarşı merkezinden geçen Tabakhane/Pençez Deresi’dir. Tabakhane/Pençez Deresi pek çok kez çarşı merkezinde yıkıcı sonuçları olan sellere sebebiyet vermiştir.
Ereğli Kazası’nın sel ya da taşkın üretme potansiyeli olan en önemli ve en büyük iki akarsuyu Gülüç Çayı ile Alaplı Çayı’dır.
Yine bu akarsuların da çeşitli tarihlerde çok yıkıcı ve hasara neden sel ve taşkın oluşturduğu görülmüştür.
Ereğli Kazası dâhilinde Osmanlı’dan 1968’e kadar yaşanmış seller incelendiğinde 5 selin temmuz ayında, 2 selin haziran ayında, 2 selin eylül ayında, 1’er selin de kasım ve mayıs aylarında tespit edilmiştir.
Ereğli Kazası’nın en yağışlı ayı 137, 2 mm ile ekim ayı olmasına karşın en fazla sel Temmuz aylarında yaşanmıştır. Bu durum şehrin hem yağış hem de akarsuların taşıdığı su miktarı ile tezat oluşturmaktadır. Bu durum ancak ani şiddetli yağış ile açıklanabilir.
Yaşanan sellerde insan kusuru ve tedbirsizlikler de ön plandadır. Çarşı merkezinin Tabakhane/Pençez Deresi çevresinde kurulmuş olması, derenin ıslahının yapılmaması, Ereğli Demir ve Çelik Fabrikaları’nın kurulması sonrasında hızla nüfusu artan ve büyüyen şehrin altyapısının yeterli olmaması da sellere imkân tanımıştır.
Sellerde hem Osmanlı hem de Cumhuriyet dönemi hükümetleri hasarın tamiri ve zararın ödenmesi şeklinde acil tedbirlere başvurmuşlardır.(Duran, 2015; Akbaş, Kasım 2018)
1965 sonrasında şehrin en büyük akarsuyu üzerine iki adet baraj kurularak çayın akışı kontrol altına alınmıştır.
Aynı şekilde hem Tabakhane Deresi hem de Alaplı Çayı’nın taşkınlarının önlenmesine yönelik ıslah çalışmaları yapılmıştır.
Kaynaklar
Başkanlık Osmanlı Arşivi Belgeleri
Başkanlı Osmanlı Arsivi.(BOA). DH.EUM.EMN. 00089.00008.001
Başkanlı Osmanlı Arsivi.(BOA). MKT.MHM.00170.00042.001
Başkanlı Osmanlı Arsivi.(BOA). DH.MKT.168/5
Başkanlı Osmanlı Arsivi.(BOA). MKT.UM.00377.00023.001
Başkanlı Osmanlı Arsivi.(BOA). MKT.UM.00377.00023.003
Başkanlı Osmanlı Arsivi.(BOA). DH.İ UM.00019.7.00001.010.010
Ulusal ve yerel Basın Arşivleri
"Zonguldak’ta feyezan", (1931 Temmuz 2). Cumhuriyet Gazetesi,3.
"Alaplı’yı da seller bastı", (1964 Temmuz 3) Şirin Ereğli Gazetesi, 1-2
"Yağış bütün menfezleri tıkadı" (1964 Kasım 23, 1.). , Şirin Ereğli Gazetesi, 1.
"Zarar 3-4 milyon tahmin ediliyor" (1965 Temmuz 14, 1.). , Şirin Ereğli Gazetesi, 1.
"Alaplı köprüsü uçtu" (1965 Temmuz 14, 1.). Şirin Ereğli Gazetesi, 1
"Sel Yüzünden Yollar Bitti", (1933 Temmuz 15). Vakit Gazetesi.
"Ereğli ve Malatya’da Sel Felaketi" (1945 Haziran 19). , Vakit Gazetesi, 4.
Diğer Kaynaklar
Akbaş, B. (2017). Alaplı Tarihi(Osmanlı Ve Cumhuriyet Arşivleri Belgelerine Göre), Ankara: Salmat.Bas. Yay.
Akbaş, B. (2018). Ereğli Demir ve Çelik Fabrikaları’nın Kuruluşu ve Ereğli Havzası(1960-1980). Ankara: Salmat Bas. Yay.
Akbaş, B. (Kasım 2018). Alaplı’dan Bir Eyüp Yaman Geçti(Alaplı’nın Yakın Tarihi). Ankara: Parkur Matbaacılık.
Cihangir, M.E.(2014). Alaplı Çayı Havzasının Sel ve Taşkın Analizi. .(Yayımlanmamış yüksek lisans tezi).İstanbul Üniversitesi/Sosyal Bilimler Enstitüsü, İstanbul
Duran, S.(2015). 1869-1916 Kastamonu ve Bolu Salnamelerinde Ereğli. Ankara: Post ve Post Yayıncılık
Ekinci, D. (2004). Gülüç Çayı Havzası’nın Uygulamalı Jeomorfolojik Özellikleri.(Yayımlanmamış doktora tezi).İstanbul Üniversitesi/Sosyal Bilimler Enstitüsü, İstanbul
Erol, O. (1999). Genel Klimatoloji. Çantay Kitabevi. 5. Baskı. İstanbul.
Karadeniz Ereğli Belediyesi, Karadeniz Ereğli’nin Dünü Bugünü.2004.Akare, Ankara.
Karakuzu, Z.(2002). Karadeniz Ereğli İlçesi’nin Coğrafyası.(Yayımlanmamış doktora tezi). Atatürk Üniversitesi/Sosyal Bilimler Enstitüsü, Erzurum.
Nişancı, A.(Ekim, 1986). Karadeniz Bölgesi’nin İklim Özellikleri ve Farklı Yöreleri. I. Tarih Boyunca Karadeniz Kongresi Bildirileri. Samsun
[1] 10 Zilkade 1276